* Senin ahvalin
o tuhaf sineğe benzer ki o kendini bir adam sanırdı.
* İçmeden
kendi kendine sarhoş olmuş, zerresini güneş görmüştü.
* Doğan kuşlarını
öğüldüğünü işitmiş ; “Şüphe yok ki ben vaktin ankasıyım”
demişti;
O sinek eşek
sidiği birikintisindeki saman çöpünün üstünde gemi kaptanı gibi
baş kaldırıp;
“Ben, deniz ve
gemi hikayesini okumuş, bir zaman bunu düşünmüştüm.
İşte şu
deniz, şu gemi, bende ehliyetli, rey ve tedbir sahibi bir kaptanım”
dedi.
Deniz üstünde
salını sürüp durmaktaydı. O kadarcık bir su ona haddinden fazla göründü.
O sidik, sineğe
göre hudutsuzdu. Sinekte, onu olduğu gibi görecek göz nerede?
Onun âlemi
kendi görüşüne göre olur. Gözü bu kadardır denizi de ona göre!
Bâtıl tevilci,
sinek gibidir. Vehmi eşek sidiği, tevil ve tasavvuru saman çöpüdür.
Eğer sinek
kendi reyiyle saplandığı tevilden geçse, baht o sineği hümâ
yapar.
Bu ibret gözüne
sahip olan sinek olmaz; ruhu surete lâyık olmayacak derecede yüksek
bir zat olur.
Mesnevi - I
|