Dildeşinden
ayrı düşen, yüz türlü nağmesi olsa bile dilsizdir.
Gül
solup mevsim geçince artık bülbülden maceralar işitemezsin.
Her
şey mâşuktur, âşık bir perdedir.Yaşayan mâşuktur, âşık bir ölüdür.
Kimin
aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir, vah ona!
******************
Sedef
kanaatkâr olduğundan inci ile doldu.
*****************
Aşıklık
gönül iniltisinden belli olur, hiçbir hastalık gönül hastalığı
gibi değildir.
Aşığın
hastalığı bütün hastalıklardan ayrıdır. Aşk tanrı sırlarının
usturlâbıdır.
Âşıklık
ister o cihetten olsun, ister bu cihetten ... âkıbet bizim için o
tarafa kılavuzdur.
******************
Dilin
tefsiri gerçi pek aydınlatıcıdır, fakat dile düşmeyen aşk daha aydındır.
*****************
Sedef kanaatkâr olduğundan inci ile doldu.
*****************
Her
odunun kokusu dumanından meydana çıkar.
*****************
Ruhumuzda
da hayal yok gibidir. Sen bütün bir cihanı hayal üzere yürür gör!
*****************
Zekat
verilmeyince yağmur bulutu gelmez. Zinadan dolayı da etrafa veba yayılır.
*****************
Kim
dost yolunda pervasızlık ederse erlerin yolunu vurucudur, namert odur.
*****************
Ey
yoldaş, ey arkadaş! Sûfi,
varlık oğludur (bulunduğu vaktin iktizasına göre iş görür). “Yarın”
demek yol şartlarından değildir.
Sen
yoksa sûfi bir er değil misin ? Vara, veresiyeden yokluk gelir.
****************
İste
ama, derecesine göre iste; bir otun, bir dağı çekmeğe kudreti yoktur.
****************
Her
çerçöp (mesabesinde olan,) gönül dikenini görseydi gamlar, kederler;
herkese el uzatabilir miydi?
****************
Peygamber
demiştir ki: “her kim sırrını saklarsa çabucak muradına hâsıl
olur; dedi.
Tohum
toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesiyle
neticelenir.
****************
Altın
ve gümüş gizli olmasalardı... madende nasıl musaffa olurlar, nasıl
altın ve gümüş haline gelirlerdi?
****************
Ancak
zâhiri güzelliği ait bulunan aşklar aşk değildir. Onlar nihayet bir
âr olur.
****************
Tavus
kuşunun kanadı kendine düşmandır. Nice padişahlar vardır ki kuvvet
ve azametleri helâklerine sebep olmuştur.
****************
Garez
gelince hüner örtülür. Gönülden, göze yüzlerce perde iner.
****************
İnsan
tarafgirlikten hiddet ve şehvetten şaşı olur.
***************
Ey
asıl arayan kimse! Şu aslı bil ki kimde dert varsa o, koku almış,
dermana ermiştir.
Kim
daha ziyade uyanıksa o daha ziyade dertlidir. Kim işi daha iyi anlamışsa
onun benzi daha sarıdır.
Hak’
kın cebrinden âgah isen feryadın nerde? Cebbarlık zincirini görüşün
hani?
**************
Agâh
ol, bir gönüldeşten gönül gıdasını al, onunla gönlünü gıdalandır.
Yürü, ikbali bir ikbal sahibinden öğren!
**************
Hakikatte ateş olan, fakat suya benzeyen bir âlemden çık, bu ateşe
gir de ateşe benzeyen suyu gör!
**************
Allah
bir kimsenin perdesini yırtmak isterse onu, temiz kişileri tan etmeğe
meylettirir.
*************
Zahiri
sebep hakiki sebep olmaksızın kendi kendine nasıl meydana gelir?
*************
Adı,
sanı belli kişi ! kazanmayı bir addan başka bir şey bilme; ey kurnaz
ve hilekâr adam! Çalışmayı bir vehimden başka bir şey sanma.
*************
Duygu
ehlinin, yalnız zahire itibar edenlerin bilgileri, o yüce bilgiden süt
emenler için ağız bağıdır.
Gönül
katresine bir inci düştü ki o inci denizlere; feleklere bile verilmemiştir.
Ey
sûrete tapan! Niceyecek sûret kaygısı? Senin mânasız canın sûretten
kurtulmadı gitti.
Eğer
insan sûretle insan olsaydı Ahmed’ le Ebu Cehil müsavi olurdu.
***************
Canı,
nur denizinde gark olduktan sonra ona, kötü ve çirkin sûretin ne ziyanı
var?
***************
Bilgi
Süleyman mülkünün Hâtemidir; bütün âlem cesettir, ilim candır.
***************
Gerçi
diken suyun dibinde gizlidir, fakat sana batınca mevcudiyetini anlarsın.
Vahiy
ve vesveselerin ıstırapları, binlerce kişiden gelir, bir kişiden değil.
Şüphe
ediyorsan sabret, duyguların değişince onları görürsün, müşkül
hallolur;
O
vakit kimlerin sözlerini reddetmişsin, kimleri kendine ulu eylemişsin,
görürsün.
***************
Danışmak
insana anlayış ve akıl verir; akıllar da akıllara yardım eder.
Peygamber
“Ey tedbir sahibi, danış ki kendisiyle danışılan kişi emindir”
dedi.
*************
Aynanın
berraklığını yüzüne karşı öğersen nefesinden ayna çabucak buğulanır,
bulanır, bizi göstermez olur.
Şu
üç şey hakkında dudağını kıpırdatma: Gittiğin yol, paran, bir de
mezhebin.
*************
Sözler,
yazılar tuzaklara benzer.Tatlı sözler, bizim ömrümüzün kumudur.
İçinde
su kaynayan kum pek az bulunur; yürü onu ara!
- Ey
oğul o kum Allah eridir. O er kendinden ayrılmış Hak’ a ulaşmıştır.
- Ondan,
dinin tatlı suyu kaynayıp durmaktadır. İstekliler o sudan hayat
bulurlar, gelişirler, yetişirler.
- Allah
erinden de başkasını kuru kumsal bil ki o kumsal, her zaman senin
ömür suyunu içer, mahveder.
*************
Kalemin
rüzgârdan, kâğıdın sudan olursa ne yazarsan derhal yok olur.
Mânasız
söz, su üstüne yazılan yazıdır. Ondan vefa umarsan iki elini ısırarak
dönersin (pişman olursun).
*************
Can
apaçık olduğundan, pek yakın bulunduğundan görünmez. İnsan içi su
ile dolu, kupkuru küp gibidir.
Kırmızı
yeşil ve sarı... bu üç renkten önce ziyayı görmezsen bunları nasıl
görürsün?
Gözünün
nurunun nuru da gönül nurudur. Göz nuru gönüllerin nurundan meydana
gelir.
Gönül
nurunun nuru da, akıl ve duygu nurundan olmayan, onlardan ayrı bulunan
Allah nurudur.
Geceleyin
nur yoktu, renkleri görmedin. Nurun zıddıyla tereddütsüz olarak
bilirsin.
Allah;
bu zıddiyetle gönül hoşluğu meydana gelsin her şey iyice anlaşılsın
diye hastalığı ve kederi
yarattı.
Şu
halde olan şeyler; zıddıyla meydana çıkar.Hâk’ kın zıddı olmadığından
gizlidir.
**************
Bilgiden
düşünce dalgası zuhura gelince mâna, söz ve sesten bir sûret düzdü.
Sözden
bir şekil doğdu, yine öldü. Dalga kendini yine denize iletti.
Sûret
s, yine öldü. Dalga kendini yine denize iletti.
Sûret
sûretsizlikten çıktı, yine sûretsizliğe döndü. Zira biz yine
Allah’ a döneceğiz.
Şu
halde sen her göz açıp kapamada ölüyor, diriliyorsun. Mustafa “Dünya
bir andan ibarettir.” buyurdu.
Bizim
fikrimiz havada bir oktur. Havada nasıl durur? Allah’ a gelir.
Her
nefeste dünya yenilenir. Fakat biz, dünyayı öylece durur gördüğümüzden
bu yenilenmeden haberdar değiliz.
Ömür
su gibi yeniden yeniye akıp gider. Fakat cesette bir daimilik gösterir.
Elinde
hızlı hızlı oynattığın ucu ateşli bir sopa nasıl upuzun ve tek
bir ateş hattı gibi görünürse ömür de pek çabuk akıp geçtiğinden
daimi bir şekilde görünür.
Ateşli
çöpü sallasan ateş gözüne upuzun görünür.
Bu
ömür uzunluğu da Allah’ın tez tez halk etmesindendir.
**************
Bütün
ırmaklara su veren deniz bile her çöpü başının üstünde taşır.
Deniz,
bu kereminden dolayı eksilmez; ihsanı yüzünden aşağılanmaz.
**************
Yarabbi,
sen kahır şarabiyle insanı sarhoş edersen yok olan şeylere varlık sûretini
verir, onları var gibi gösterirsin.
**************
Sarhoşluk
nedir? Taşı gevher, yünü yeşim taşı görecek kadar gözün bağlanması,
görmemesidir.
Sarhoşluk
nedir? Ilgın ağacı göze sandal ağacı görünecek kadar duyguların
değişmesidir!
***************
|