Müslümanın
biri, mecûsinin birine:
- Yahu, gel de müslüman ol, müslümanların arasına katıl dedi.
Mecûsi dedi ki:
- Allah dilerse imana gelirim, ihsanını çoğaltırsa da yakîne
ererim, dedi.
Müslüman:
- Allah senin imana gelmeni ister, ki; bu cehennemden kurtuluşuna
vesile olsun. Ama kötü nefsin, şeytaniyet tarafın, seni kilisenin
bulunduğu yöne çeker, dedi..
Mecusi:
- Ey insaf sahibi!.. Madem onlar üstün; ben de güçlü ve kuvvetli
olana dost olurum. Nefis ve şeytanın dileği olursa, Allah’ın yardımı
erişmemiş demektir. Olan nefsin isteği ise, ona artık; “Allah
dilerse olur” demek, alaydan ibarettir. Ben senin nazarında kafir
bile olsam, Allah hakkında böyle bir zanda bulunamam. Bir kimsenin;
O’nun yurdunda dilediğince gezip dolaşmasına, buyruk yürütmesine
imkan var mı? Hâşâ!.. Allah neyi dilerse o olur. Zira O; mekan
aleminin de, mekansızlık aleminin de hakimidir. O’nun emri olmadan kıl
bile kıpırdayamaz. Mülk O’nundur, ferman O’nun!..
Müslüman dedi ki:
- Ey cebrî; kaza ve kader konusunda ince sözler söyledin, kendi düşünceni
bildirdin. Şimdi cevap veriyorum kulaklarını iyi aç!... Hiç kimse
insana; “haydi uç..”, köre de; “beni gör...” demez. Taşa;
“niçin geç geldin?..” , sopaya; “niçin bana vurdun?..”,
demez. Emir, nehiy, öfke, lütuf ve azarlama; ancak ihtiyacı olana,
yani bunlara muhatap olmayı hak edenleredir. İnsanın ihtiyarı vardır,
duyguyu inkar edebilir misin? İhtiyar (ihtiyarî= insanın kendi irade,
arzu ve isteğiyle olan, mecburi olmayan,
zorlama ile yaptırılmayan); senin içindedir, nefsindedir. İhtiyarın
harekete geçmesine sebep görüştür.
Tercihini kullanma zamanında melek de, şeytan da sana yapılacak şeyleri
gösterir. İyilik ve kötülükleri sererler önüne. Eğer gözünden
perde kalkarsa; seni hayra ve şerre sevk edenleri görürsün.
Geceleyin aslan ve köpek seslerini duysan da, karanlıktan suretlerini
göremesen bile, hangi sesin kime ait olduğunu bilirsin, eğer daha önce
o sesleri ve sahiplerini tanımış isen. Akıl bakımından cebir
(zorlama), kadere inanmamaktan daha rezil bir iştir. Kaderi inkar eden;
“duman vardır da ateş yoktur” der, cebrî ise; ateşi görür de,
inadına ateş yok der. Hasılı bu cebir davası, Allah’ı inkar edişten
daha beterdir.. Dinle sana bir kıssa anlatayım:
Adam hırsızcasına
çıktığı ağacı tepesinde dalları sallıyor, meyveleri yere döküyordu.
Bağ sahibi gelip dedi ki:
- Allah’tan utanmıyor musun hiç?.. Bu yaptığın nedir?..
Hırsız dedi ki:
- Allah bağından, Allah’ın kulu, Allah’ın ihsan ettiği
hurmayı yemiş!... Niçin kınıyorsun? Gani Allah’ın ihsanını
neden kıskanıyorsun?..
Bağ sahibi hizmetçisine seslenerek, ip getirmesini söyledi. İp
gelince hırsızı ağaca bağladılar, arkasına, ayaklarına vurarak
adam akıllı dövdüler.
Hırsız:
- Yahu, Allah’tan utanın. Bu suçsuz , günahsız kulu öldürüyorsunuz,
dedi.
Bağcı dedi ki:
- Allah’ın kulu; başka bir kulunu, Allah’ın sopasıyla güzelce dövüyor..
Sopa da Allah’ın, arka da, yan da. Ben; ancak O’nun kulu, ve buyruğunun
aletiyim!...
Hırsız:
- Ben cebirden tövbe ettim, ihtiyar vardır!... der.
Kullardaki
ihtiyarı, O’nun ihtiyarı var etti. Kulun: “Allah ne dilediyse o
oldu...” denmesi , o işte tembellik etmek için değildir. Aslında
bu söz, kalbini sağlam tutup çalışmaya teşviktir. Sana; “adamım,
ne dilersen dile, işin iş... Dilediğin şey; dilediğin gibi
olacak...” deseler, işte o zaman tembellik etsen caizdir. Ama:
“Allah, neyi dilediyse o oldu...” derlerse; bu, hüküm Allah’ındır
demektir. Bize; o işe yüzlerce adam gibi sarılmak gerektir. Sen bu sözü
ters anlayıp tembelleştin.
“Kalem yazdı,
mürekkebi kurudu...” sözü de, insanı teşvik etmek içindir.
Kalem; her kesin işine layık olan mükafat ve cezayı yazmıştır. Eğri
gidersen; kalem sana eğri yazar, doğru gidersen; kalem de kutluluğunu
artırır.
Elinle hırsızlık
edersen , cezasını çekersin. Kalem yazdı, mürekkebi kurudu bile!...
Şarap içersen,
sarhoş olursun. Kalem yazdı, mürekkebi kurudu bile!...
Zulmedersen, kötüsün.
Gerisin geriye gittin. Kalem yazdı, mürekkebi kurudu bile!...
Adalette
bulunursan, saadete erersin. Kalem bunu yazdı, mürekkebi kurudu
bile!...
“Kalem
kurudu” sözünün manası; benim yanımda adaletle sitem bir değildir.
Hayır ile şerrin arasına bir fark koydum. Kötüyle daha kötüyü de
ayırt ettim, demektir. Cefa ile vefa bir değildir. Cefaya karşı
cefa, vefaya karşılık ta vefa!... Kalem yazdı, mürekkebi bile
kurudu, demektir.
Mesnevi - V-238
|