Ahmaklar
Macnun’a dediler ki:
- Leyla pek o kadar ahım şahım güzel biri değil. Bu şehirde nice güzeller
var ki; Leyla onların ellerine su bile dökemez. Ay yüzlü binlerce kız
varken, niçin ömrünü şöyle
biri için heder ediyorsun? Gel
vaz geç, bunların içinden
bir- ikisini seç sana alalım onları. Dertlerinden kurtulursun böylece!..
Mecnun dedi ki:
- Sûret testidir, güzellik ise şarap... Allah, bana O’nun sûretinden
şarap içirmektedir. Halbuki; onun testisinden size sirke verdi de,
perdeledi. Allah, bir testiden hem
zehir verir, hem de bal. Onu;
buna veren de Allah’tır, bunu; şuna veren de... Testiyi görürsün
ama, şarap doğru olmayan göze görünmez, ancak ehli olan görebilir...
Zehir yılana gıdadır da, başkasına derttir, ölümdür!.. Her
nimetin, her mihnetin sureti bana cennettir
ama, ona cehennemdir!... Şu
halde; gördüğümüz her şeyde,hem gıda vardır, hem zehir. Fakat
her göz bunu göremez. Bak
şimdi, açın kulaklarınızı da iyi dinleyin: Yusuf’un sureti güzel
bir kadehti. Babası o
kadehten neş’e şarapları içerken, kardeşleri zehir içtiler de
kinleri arttı. Zeliha!...
şekerler yedi, aşktan sarhoş oldu .. Kadeh aynı kadeh!.. Kimine neş’e,
kimine kin, kimine de aşk sundu.
Testi bu
boyuttur, zahir alemidir... Şarap, gayb alemi.
Ey zatı gizli, ihsanı duyulur Allah’ım!... Sen su gibisin, biz değirmen
taşına benzeriz, Değirmen taşının ıstıraplarla dönüşü, suyun
varlığının tanığıdır.
Sen yel gibisin, biz toz gibi... Yeli gizlersin de tozu meydandadır.
Hani dağdaki çoban vardı ya!...
- Ya Rabbim!... Seni arayan çobana gel!... Gel de gömleğindeki
bitleri ayıklayayım, kırayım. Çarığını dikeyim, eteğini öpeyim
... diyordu ya !.. Kimse aşk ve muhabbette ona eş olamazdı ,
fakat; Allah’ı tesbih etmeyi, O’na söz söylemeyi
bilmiyordu. Aşkı gökyüzüne çadır kurmuştu da, köpeğe benzeyen
can; o çobanın çadırı önünde bir köpek kesilmişti. Allah aşkının
denizi coşunca; onun gönlüne vurur, senin de kulağına!...
Mesnevi - V-269
|