Ana Sayfa    Yazı    Sızı   Alıntı    Mercek   Sizden Gelenler     Linkler     Hakkımızda       Seni Seviyorum Dediğin Gün
 

 

Seni Seviyorum Dediğin Gün

 Seni seviyorum dediğin gün esen rüzgarlar  esenlik haberlerimi taşıdı gökyüzüne.

Seni seviyorum dediğin gün coştu yüreğim coşkun akan derelerle.

Seni seviyorum dediğin gün yıldızlar kıskandı pırıltısını gözlerimin.

Seni seviyorum dediğin gün martı seslerine karıştı seslerim.

Seni seviyorum dediğin gün gülleri kıskandırdı büründüğüm pembe.

Seni seviyorum dediğin gün okyanuslarla yarıştı sevgim, enginlere karıştı gözlerim.Sevda yaşları süzüldü sicim sicim, yağmur yağdı onları gizlemek için.

Nefes aldığım zaman boyunca hep bu hisleri tadacağım günlerin özlemiyle, bu sözleri duyacağım anın hasretiyle yaşadım. Ama ... Sen beni sevdiğini hiç söylemedin, söyleyemedin.

Hiç seninle baş başa oturup bir sahil kahvesinde sıcacık çaylarımızı yudumlarken sevda sözcükleri fısıldayamadık birbirimize. Deniz şahitlik edemedi bize.  Gül ile bülbülün aşkından söz edemedik bir kere bile. Beraber oturup ağlayamadık sevenleri ayıran bir filmin finaline.Hiç aynı şarkıyı paylaşamadık seninle, tüm dünya mutluluğumuzu izliyor hissine kapılamadık. Gözlerimizi dikip semaya mutluluk dolu günlerin, merkezi sen ve ben olan bir yaşamın hayalini kuramadık.Sevenlere sevgi nasihatleri gönderemedik gökyüzünde süzülen martılarla.Ilık ılık yağdıkça yağmur yeryüzüne, ılık ılık bir şeyler akıtamadı yüreğimize.

Tüm karmaşasıyla sürüp giden hayatın içine karışmıştık ikimizde. İkimizin de sevgiden söz etmeye,  sevgimizi dillendirmeye vakti yoktu. Sen önce hayatını kurtarmalıydın. Kendin için değil, sevdiğin kadın için. Onun gül yüzünü soldurmamalıydın.Deniz kokan saçlarının teline fabrika köşelerinin isli, ıslak, yapış yapış havası bulaşmamalıydı. Yoksulluk nedir bilmemeliydi. Kömür karası gözlerini hüzün bürümemeliydi. Ona layık bir hayat sunabilmeli mesut günler yaşatmalıydın. Öyle ki dünyanın en mesut kadını bile imrenmeliydi onun saadetine. Yani sen önce hayatını kurtarmalı, para kazanmalı, onu saltanat içinde, yaşatmalıydın.

Bense hep tozpembe hayaller kurardım. Bazen hayalin dikilirdi de karşıma yüreğim fırlayacak gibi olurdu. Gözlerinin içine bakamazdım hiç, anlayıverecekmişsin gibi gelirdi sana beslediğim sevgiyi. İsmini söylerken içim bir hoş olurdu. Sevgi dolu yuvamızı düşlerken yüreğim titrerdi. Sonra acaba seni mesut eder miyim diye düşünürdüm. Korkardım, seni mutsuz bir yaşamın kollarına sürüklemekten, ama yine de vazgeçemezdim seni sevmekten. Sadece ama sadece iki kelimeyi söyleyeceğin günlerin hayalini kurdum şöyle tutup elimden seni seviyorum, seni seviyorum kara gözlüm diyeceğin günlerin hayalini. Uzun susuşların ardından bir şey diyecek olurdun sanki, kalbim oracıkta duracak gibi olurdu. Gözlerini gözlerime kenetlerdin, uçacakmışım gibi olurdu sonra, sonra tam ağzını açacakmış gibi olurdun susup  kalırdın. Bir hüzün çökerdi üstüme yine o derin sessizliğe gömülürdük beraberce.

Bir türlü diyemezdim sana para değil saadet istiyorum diye. Seni istiyorum, senin olmak istiyorum  varsın olsun bir dilim ekmeğimiz olsun diye.Bir türlü diyemezdim işte. Bazen işte derdim tam sırası topla cesaretini aç lafı konuş, sonra susardım .Cesaret mi, o da ne ? Ne senin sözlüğüne uğramıştı bu kelime ne de benimkine.

Bir gün hiç oturup ta çay içerken sevda sözcükleri fısıldayamadığımız o sahil kahvesinde seni beklerken ve düşlerken gözlerinin rengini, martıları seyrederken sanki mutlu geleceğimizi izler gibi bana doğru yaklaştı biri. “Bacım” dedi, “hava soğuk boşuna bekleme. O gelmeyecek artık gelemez bundan böyle.” Birden yumuşadı sesi iki damla yaş karıştı sözlerine “ on altı  saattir çalışıyormuş zaten, git dinlen demişler, yeter yoruldun. Olsun demiş olsun, para kazanmalıyım zira mutlu bir yuvanın temellerini atmalıyım, derken ve kim bilir neyi düşlerken uykudan mahmur gözleriyle, kaptırmış kolunu dişliye. Kan kaybetmiş demiş doktorlar üzülmeyin olur böyle vakalar.”

Martı çığlıkları tırmalıyor beynimi. Kim bilir hangi uğursuz haberin çığırtkanlığını yapıyorlar gökyüzünde. Sesleri siyah bir isyanın örtüsü gibi perde perde iniyor yeryüzüne. Bu günah karası haberler yüzünden her geçen gün pırıltısına bir leke düşüyor yıldızların. Bu yüzden yaşamaktan doğan sevincin ışıltısını yayamıyorlar insanların yüreklerine.

Deniz ...

Deniz dalgaları darbeli yor yüreğimi. Deniz ! ne alacağın var benden, neden beni de pervasızca sürüklemeye hazırlanıyorsun o ıssız, kızıl belirsizliklere, bilinmeyenlere. Bu halin neden ?  Zaten her bir dalganın  ucuna, yüreğimi takıp yüreğimin her bir zerresini takıp gönderiyorum ya seninle. Bana daha fazla acı vermesin diye.

Oysa bir zamanlar böyle miydin. Sevenler senin ilahilerinle sevdiklerini daha bir severdi. Senin sesine gizlerdi sevda sözlerini. Senden aldığı cesaretle bakardı sevgilinin gözbebeklerine, korkmadan, çekinmeden, acaba yine kaçırır mı demeden.

Ne oluyor bana, yine nereden takıldı aklıma bu zehir tadındaki düşünceler. Yağmur mu başladı yoksa, yüzümdeki bu ıslaklık ta ne. Gitmeliyim artık. Önce o sahil kahvesinin önünden geçmeliyim. Söylenmedik şarkıların, içilmemiş çayların içinden geçmeliyim yani. Acımı yudum yudum içmeliyim. “ bu dünyada ki hiçbir şeyi sana layık  olacak kadar güzel ve kutsal görmüyorum” diyen o sözler, çok şeyi anlatan ama hiçbir şey söylemeyen gözler. Onlardan da geçmeliyim. Sözlerini caddeleri ıslığıyla uyutan, yıldızlara masallar anlatan, buram buram sevda kokan o delikanlıya satmalıyım. Gözlerin, gözlerinin rengini bir çingeneye verip karşılığında bir demet karanfil almalıyım. Sonra, bakışlarının rengi kaçmış adamın sözlerini hatırlamalıyım; “Sende üzülme bacım, çiçek yetiştirirsin toprağında. Sularsın onları solamasın diye.” Evet sularım onları göz pınarlarımla. Yarım kalan aşkımız gibi körpe kalmasınlar, dallanıp budaklansınlar diye, gözlerinin rengi onlarda hayat bulsun diye.

Ocak 2000    Elif   

 

                                                                                                                                                                                                               

 

Geri ] Yukarı ] İleri ]

      

        Tasarım Elif

 

 ***Yenilikler***

Yazıya Yeni Yazılar

Sızıya Yeni Şiirler

Alıntıya Nazan Bekiroğlu'ndan Alıntılar

Merceğe  Cahit  Zarifoğlu Linki

Mevlanaya yeni bölümler ve

Mesneviden yeni hikayeler Eklendi

 

 

 

 

 

 

 

 

Ana Sayfa    Yazı    Sızı   Alıntı    Mercek   Sizden Gelenler     Linkler     Hakkımızda Geri ] Yukarı ] İleri ]