Ana Sayfa    Yazı    Sızı   Alıntı    Mercek   Sizden Gelenler     Linkler     Hakkımızda       Gökhan Özcan_Aşkın teorisi olur mu?
 

 

 

Aşkın teorisi olur mu?

 Aşkı nasıl bilirsiniz?

Elinizi soğuk sulara daldırıp çakıl taşlarını karıştırsanız bulabilir misiniz onu?

Gelir mi elinize?

Maddeleri yazılmış, sonra teker teker kazıklara bağlanmış ve köhne ciltler arasına sığdırılmış bir kanunu var mıdır aşkın?

İsterseniz bir aşk suçu işleyebilir misiniz mesela?

Hafif midir aşkın cezası, ağır mıdır ?

Yoksa dünyanın bütün ağırlıklarını ortadan kaldıran bir ağırlıksızlık mı yükler ruhunuza?

Hızı nedir aşkın?

Başınızı döndüren bir rüzgar gibi mi geçer; yoksa, her gözünüzü açtığınızda içinizi kamaştıran bir sabah güneşi kadar baki midir pencerenizde?

Yollarda yürüseniz.. öyle tesadüfen, karşılaşabilir misiniz aşkla?

Yoksa düğümlenir mi yollar, aşkın tezgahını açtığı yerde?

Pandora’nın kutusu gibi bir şey midir aşk?

Her kapağı kapatılan kutunun dışında mı büyütür varlığını yoksa?

Şifresi nedir aşkın?

Hangi gizli kelimeyi söylersek açarız kolaylıkla binbir kilidini kapılarının?

Hangi gaf, hangi hata, çarpar suratımıza, kalan zamanlar boyunca yokluğunu?

Kimindir aşk, hangimizin?

Avuçlarının içine sımsıkı kapatıp sevdasını, ömrü boyunca saklayabilen bir âsûde kişi yaşar mı aramızda?

Biri sorsa, tarif edebilir miyiz aşkı?

Bir kurşun kalemle buruşuk kağıtlara çizebilir miyiz açık adresini?

Ben biliyorum demekle bilinebilir mi aşk?

Bilindikçe bilmeceleri artan o haylaz buğu dolandıkça zihnimizin dehlizlerinde...

Tanıyorum demekle tanınabilir mi?

Düşmedikçe harlamış kır ateşlerinin en orta, en çaresiz yerine...

Siz biliyor musunuz, neremize düşmektedir aşkın gölgesi Allah aşkına?

Biledururken fizik olarak gölgelerin tenleri yakmayacağı bilgisini...

Nasıl bir serinliktir ki bu, sığındıkça pervaneler gibi yakar kavurur ürkek bedenlerimizi?

Var mıdır söyleyin aşkın şaşmaz adaleti?

Yoksa bütün bütün bir adalet midir aşk; sürer gider bir ateş yeli gibi dört bir yandan ansızın insanı kuşatması?

Bunca aşikârın içinde nereye gizlenir acaba aşk?

Yitirdikçe çoğalan, bulundukça azalan bu kimya, hangi teknikle ölçülebilir?

Var mıdır bir ölçeği, bir mekanı aşkın?

Bıraktığımız yerde durur mu hep kendi kendine; yoksa, hiçbir yere bırakamadığımız hallerimizde mi yaşar?

Etle tırnak gibi mi yaşarız biz aşkla; tırnakla yine tırnak gibi mi?

Bizimle olmadığı zamanlar da var mıdır aşkın?

Nereye gider?

Bir kıvılcım kadar geçici, bir heyecan kadar uçucu olabilir mi?

Başı sonu olmayan kuyruklu bir söylenceden ibaret kalabilir mi?

Tehlikeli bir şey midir aşk?

Var mıdır bir garanti belgesi?

Sıkıcı bir ağustos öğleden sonrasını bile hareketlendirecek kadar güçlü bir garantisizliğe mi sahiptir yoksa bu oyun?

Nedir adına aşk dediğimiz şey?

Yani nedir?

Her defasında yepyeni bir şey midir?

Yoksa her yerde, her zaman, aynı şey midir?

ASIL SORU: Aşkın teorisi olabilir mi?

ASIL CEVAP: Olsaydı, vites kolu da olurdu.

 

                        Gökhan Özcan – Ters Köşe – Yeni Şafak

 

 

                                                                                                                                                                                             

 

Geri ] Yukarı ] İleri ]

      

        Tasarım Elif

 

 ***Yenilikler***

Yazıya Yeni Yazılar

Sızıya Yeni Şiirler

Alıntıya Nazan Bekiroğlu'ndan Alıntılar

Merceğe  Cahit  Zarifoğlu Linki

Mevlanaya yeni bölümler ve

Mesneviden yeni hikayeler Eklendi

 

 

 

 

 

 

 

 

Ana Sayfa    Yazı    Sızı   Alıntı    Mercek   Sizden Gelenler     Linkler     Hakkımızda Geri ] Yukarı ] İleri ]